Kurban Bayramında Beslenme

Besin Seçimine Dikkat Edin

Kurban Bayramı’nda da her zamanki gibi sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenmeye özen göstermelidir. Özellikle kronik hastalığı bulunan bireyler için kırmızı et, tatlı ve hamur işleri tüketiminin artması; buna karşılık sebze, meyve ve kurubaklagil tüketiminin azalması sıkıntıyı yaratmaktadır.

Zaten sonbahar ayları süresince fiziksel aktivitenin kısıtlanması, havaların soğuması ile bazal metabolizma hızının yavaşlaması, kilo alınması adına risk faktörleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bayram ziyaretlerinde ikram edilen besinleri de hesaba alırsak, obezite ve beraberinde 40’ı aşkın hastalık için davetiye çıkarılmış olmaktadır.

Aman, Kolesterole Dikkat!

Kavrulmuş et, elde açılan börek, kek, kurabiye gibi hamur işleri, yanlarında içilen kolalı içecekler, meşrubatlar, geri çevrilemeyen ikramlar… Hepsi kilo olarak geri dönecek ama! Yapılacak en doğru davranış; evden çıkmadan önce (çorba, meyve, yoğurt, salata gibi) enerji içeriği düşük bir şeyler atıştırmaktır. Böylelikle gidilen yerlerde hayır deme şansına sahip olunabilir. Her ziyarette et ve tatlı yenilmesinden kaçınılmalıdır. Kişi, günlük et tüketimini gram cinsinden vücut ağırlığı veya 1,5 katı seviyesinde tutmaya çalışmalıdır (Örnek: 90 kilo ağırlığındaki bir bireyin 90 – 135 gram kırmızı et yemesi gibi).

Beslenmemizde Nelere Dikkat Etmeliyiz?

Bayramda birdenbire ve aşırı yemek yeme eğilimi, Türk halkının misafirperverliği ve yemek konusundaki aşırı ısrarcı tutumlar yanlış beslenmeye neden olmaktadır. Bayram sevincimize gölge düşürmemek için 4 gün sürecek olan bayram süresince yediklerimize dikkat etmemizde fayda vardır. Unutmamalıyız ki; dikkatsiz ve aşırı beslenme gaz, şişkinlik, hazımsızlık, mide bulantısı, tansiyon yükselmeleri ve baş ağrısı gibi sağlık problemlerine yol açabilir. Özellikle mide ve bağırsak sorunları ile bayramda daha sık karşılaşılmaktadır. Tatile gidenler açık büfelerden sağlıklı seçimler yapmaya daha da özen göstermelidir. Tatil demek yalnızca yemek, içmek değildir. Eğlenin, dinlenin fakat besin seçimlerinize dikkat ediniz. Hem tatil süresince egzersiz yapmaya fırsat bulamadım sözü mazeret olarak kabul edilmemelidir.

Katı margarin, tereyağı, kaymak, krema, mayonez, cipsler, soslar, kuruyemişler gibi enerji değeri yüksek, öte yandan hiçbir besleyici değeri bulunmayan yağlı yiyeceklerden kaçınmak gerekmektedir. Yemekler zaten yağ ile pişirilmektedir. Et, süt, yoğurt, peynir, yumurta ve yağlı tohumların içerisinde de yağ bulunmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta; ekmeğe yağ sürmemek, zeytinyağı bile olsa aşırı miktarda kullanmamak ve kızartma, kavurma işlemlerinden kaçınmaktır. Yemekleri haşlama, ızgara, buğulama veya fırında pişirme yöntemleri ile hazırlamakta yarar vardır.

Şeker açısından durumu değerlendirirsek; bazı şekerler besinlerde doğal olarak bulunurlar (meyvelerde fruktoz, sütte laktoz, tahıllarda nişasta gibi). Bazıları ise sonradan ilave edilirler. Kaynağı ne olursa olsun, vücut gerçekte bu farkı anlamamaktadır. Bu nedenle şeker ve şeker içeren (çikolata, hazır meyve suları, kolalı içecekler, tatlılar gibi) besinlerden kaçınmak gerekmektedir. Bu tür besinler kana hemen ve tamamen karışırlar. Vücut, kan şekerinin tümünü aynı anda enerjiye çeviremez. İhtiyacından fazla enerji tüketimi durumunda vücut, bir kısım glikozu vücut yağına çevirir. Şeker ve şeker içeren besinler kan şeker düzeyinde ani dalgalanmalara yol açarlar. Bunu engellemek adına ya şekerli besinlerden tamamen kaçınmak ya da şeker yerine yapay tatlandırıcılardan kullanmak gerekecektir.

Ev baklavası, lokma, tulumba gibi ağır ve şerbetli tatlılar yerine; sütlaç, komposto, hoşaf, kabak tatlısı gibi sütlü, meyveli tatlılar tercih edilmelidir. Hatta bu tatlıların yapımında gerek kendimiz gerekse misafirlerimiz için – enerji alımını azaltmak adına – yapay tatlandırıcıların toz formları tercih edilebilir.

Posalı Besinleri Tercih Edin

Tüm bu ilkelere ilave olarak posalı yani lifli besinlerin tüketimi artırılmalıdır. Posalı besinler kan şekerini, kan basıncını (tansiyonu) ve kan kolesterolünü istenilen seviyede tutmaya yardımcı olurlar. Midede, su ile birlikte şişerler; tokluk, doygunluk hissi sağlarlar. Ayrıca dışkılama miktarını ve sıklığını artırırlar. Kabızlık önlemeye, böylelikle kilo vermeye yardımcı olurlar. Kalın bağırsak kanserinden koruyucu etkileri de mevcuttur. Bu yüzden haftada en az 2 kere kurubaklagil yemeği yenilmelidir. Ayrıca buğday ekmeği yerine kepek, çavdar, yulaf ekmeğini; pirinç yerine bulguru tercih etmekte yarar vardır. Hatta pirinç, makarna, erişte ve unun da kepekli olanlarını kullanmak daha sağlıklı olacaktır. Sebze ve meyveler de posa içermektedir. Soyulmadan yenilebilenleri iyi bir şekilde yıkadıktan sonra kabukları ile tüketmek posa alımını arttırmaya yardımcı olacaktır.

Su İçmeyi İhmal Etmeyin

Suyun; alınan besinlerin sindiriminden, metabolik atıkların dışarı atılmasına kadar her aşamada çok önemli görevleri vardır. Posalı besinler de etkisini su varlığında sürdürebildiği için günlük sıvı tüketimi artırılmalıdır. Çay, kahve, bitki ve meyve çaylarına da şeker yerine yapay tatlandırıcılardan katılabileceği gibi diğer içeceklerde de light olanların tercih edilmesi daha uygun görülmektedir.

Kronik Hastalığı Olanlara Öneriler

Önemle vurgulamak gerekir ki diyabet, böbrek hastalığı, yüksek tansiyon, kalp – damar hastalığı, mide rahatsızlığı olan bireylerin bayram da olsa varolan diyetlerini bozmamaları gerekmektedir. Bu grupta yer alan hastaların özellikle hamur işleri tüketimlerinde sınırlama yapmaları, özellikle diyabetli bireylerin şekerden uzak durmaları gerekmektedir. Yukarıda da belirtildiği üzere sağlık açısından güvenle ve rahatlıkla kullanılabilen toz tatlandırıcılar ile diyabetlilerin kendilerine sütlü, meyveli diyabetik tatlılar yaparak nefsini köreltmesi söz konusu olabilir.

Spor Yapmayı İhmal Etmeyin

Gerek günlerin kısalması gerekse havaların soğuması ile birlikte fiziksel aktiviteler de azalmaktadır. Bayram esnasında kilo almak istenmiyorsa belirtilen ilkelere ilave olarak mutlaka spor yapılmalıdır. Dünya Sağlık Örgütü en çok tempolu yürümeyi önermektedir. Bunun dışında; çok hafif tempoda koşma, bisiklete binme, yüzme, tenis, dans, aerobik, jimnastik tarzı kalbi çalıştıran sporların yapılması da uygun görülmektedir. Haftanın 4 – 5 günü 45 – 50 dakika egzersiz yapılması yeterli olacaktır. Amaç; metabolizma hızını düşürmemek, kilo verirken bir noktada ağırlığın sabit kalmasını önlemek, verilen kiloların kalıcı olmasını sağlamak ve en önemlisi sağlıklı yaşama adım atmaktır.

Aç Kalmak Zayıflatmaz!

Genelde bireyler, kilo vermek için bayram sonrasında aç kalarak, öğün atlayarak, hiçbir şey yemeyerek sonuç almaya çalışmaktadır. Böyle bir davranış, vücudu açlıktan ölme paniğine sürükler ve tasarruf moduna geçen metabolizma yavaşlar, yağ yakmak yerine tüketilen her besini yağ şeklinde depolama yoluna gider. Buna karşılık sık sık, azar azar beslenmek bir sonraki öğünde hem yavaş hem de az yemek yenilmesine neden olmaktadır. O nedenle başta kahvaltı olmak üzere asla öğün atlanmamalı, 2,5 – 3 saatlik aralıklarla beslenilmelidir.