Çaylar

Çay, çok eski çağlarda, Uzak Doğu ülkelerinde kullanılan bir içecek iken, zamanla Avrupa, Amerika ve diğer ülkelerde de yayılmıştır. Thea sinensis veya Camalia sinensis adlarındaki çay bitkilerinin yapraklarının fabrikalarda işlenmesi ile elde edilen çayın kalitesi, bitkinin türüne ve yetiştirilmesine göre değişiklik göstermektedir.

Çayın, suya geçebilen alkaloid, kafein, tanen pigmentleri ve aromatik esanslarından yararlanılmaktadır. Çay, sıcak su içinde demlenirken bu öğeler suya geçer. Demlenme süresine göre suya geçme oranı değişir, renk koyulaşır ve tadı acılaşır. Yeşil çay, yaprakların fermantasyon sürecinden geçirilmeden hazırlanması ile elde edilir.

Çayın Hazırlanması

Çaydanlığa kireci az su konulur ve kaynatılır. Üzerindeki demliğe kaynar su katılmış çay yerleştirilir. Kullanılan çayın kalitesine göre 1 silme tatlı kaşığı çaydan 2 – 4 çay bardağı çay elde edilebilir. Kısık ateşte demlenmeye bırakılan çayın demlenme süresi damak tadına göre değişmektedir. Demlenen çay süzülerek bardaklara konulur ve arzuya göre kaynar su eklenir. Ardından şeker ve dilimlenmiş limonla birlikte servis edilir. Çay, bazı toplumlarda süt veya krema ile birlikte içilmektedir. Birçok toplumda porselen fincan ile içilen çay, ülkemizde genellikle camdan yapılmış özel çay bardaklarında tercih edilmektedir.

Kafein ve Sıvı İlişkisi

Kafeinli içeceklerin, kafeinin idrar söktürücü etkisinden ötürü iyi bir sıvı kaynağı olmadığı; çay, kahve ve gazlı içecekleri idrar söktürücü etkiler gösterdiklerinden suyun yerini tutmadığı gibi görüşler artık tarih oldu. Bu içeceklerin yanı sıra kuşburnu, ıhlamur, adaçayı, zencefil, rezene, nar, ekinezya, kekik otu gibi bitki çaylarının da yaygın görünen kış hastalıklarına karşı olumlu etkileri bulunmakla birlikte günlük sıvı ihtiyacını karşılamak adına birer sıvı kaynağı olarak görülmektedir. Öte yandan böğürtlen, elma, limon, çilek aromalı meyve çayları da oldukça lezzetlidir.

Zayıflama Çaylarının Etkisi

Öte yandan zayıflama çaylarının da vücuttaki suyun atılmasını hızlandırıcı etkileri mevcuttur. Dolayısıyla kullanımları ile birlikte vücuttan fazla miktarda su idrarla dışarı atılır ve bu durum zayıflama şeklinde algılanır. Ancak şişmanlık; vücutta fazla miktarda yağ bulunması olarak tanımlamaktadır. Halbuki bu tür (sinameki içeren) çaylar vücuttaki suyu kaybettirmektedir. Su içildiğinde tekrar eski kiloya geri ulaşılmaktadır. Ayrıca zayıflama amaçlı kullanılan bu idrar söktürücü çaylar kalın bağırsakta bulunan mikrovillüs adı verilen tüycüklerin kısalmasına veya düzleşmesine yol açtığı için peristaltik hareketleri azaltmakta, yani kabızlığa yol açmaktadır. Kullanıma ara verildiği takdirde normal dışkılama gerçekleşmemekte, kişi tekrardan bu çaylarla tuvalete çıkabilmektedir. Bu kısır döngüye girmemek adına, hiç bulaşmamak daha iyi sonuçlar verecektir. Çözümü posalı yani lifli besinlerin (kurubaklagil, kepekli tahıl, sebze ve meyve) tüketimine ağırlık vererek, bol su içerek ve hareket ederek sağlamak en doğal ve doğru yöntemdir.

Çayın Kansızlığa Etkisi

Kansızlık sorunu olan kişiler için çay, kahve, kakao ve kolalı gibi içeceklerde bulunan kafein ve tanenler vücutta demir mineralini bağlayarak demir eksikliği anemisine (kansızlığa) yol açmaktadır. Bu nedenle öğünlerden yaklaşık 30 – 45 dakika önce veya sonra içilmeleri önerilmektedir. Öte yandan C vitamini demir mineralinin emilimini olumlu yönde etkilemektedir. O nedenle kahvaltıda veya hemen yemek sonrası çay içilecek ise, açık ve limonlu olmasına özen gösterilmelidir.