Ağaç yaşken doğrulur!
Yaşamın ilk yılları, sağlığın temellerinin atıldığı son derece önemli bir dönemdir. Beslenme alışkanlıkları kalp – damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, kanser gibi pek çok hastalıkta önemli rol oynamaktadır. Yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenme birçok kronik hastalıktan korunmada etkili olmaktadır. İleri yaşlarda görülen birtakım rahatsızlıkların temeli henüz küçük yaşlarda iken atıldığı için yaşamın her döneminde besin alımına dikkat etmek gerekmektedir.
Okul çağındaki çocuklar büyüme ve gelişme döneminde olduğu için yeterli ve dengeli beslenmeleri ayrı bir önem taşır. Bu yaşlardaki yetersiz ve dengesiz beslenme durumunda fiziksel gelişimin yanı sıra zeka gelişimi ve öğrenme yeteneklerinin de olumsuz yönde etkilendiği görülmektedir. Daha sonraki yaşlarda çocukların fiziksel gelişimleri beslenme durumlarının iyileştirilmesi ile bir dereceye kadar düzelebilse de mental gelişimlerindeki bozukluğun yeterli ve dengeli beslenen çocukların düzeyine erişemediği görülmekte ve bu durum okul çağında kendisini göstermektedir.
Bu besinleri tüketen çocuklar “zehir gibi” olur!
Yapılan bilimsel çalışmalar, algılamayı artıran ve hafızayı güçlendiren bazı besinlerin olduğunu ortaya koymuştur: Balık, yumurta, et, tavuk, hindi, yağlı tohumlar (fındık, yerfıstığı, badem ve ceviz), süt, yoğurt, havuç, limon, yaban mersini, avokado, kırmızı kepekli tahıllar, ısırgan otu ve pekmez… Öte yandan rafine şeker içeren besinlerin fazla tüketimi vücutta triptofan ve seratonin düzeylerini etkilemekte ve bilişsel işlev üzerine olumsuz etkiler yaratmaktadır.
Beslenme çantasına yeniden düzenleme getirin
Çocuğunuz ister sabahçı, ister öğlenci olsun; hiç fark etmez. Yeter ki kahvaltı ederek güne başlasın. Çünkü kahvaltı etmeyen çocukların okul başarılarının daha düşük olduğu pek çok bilimsel makalede üstüne basılarak vurgulanmaktadır. Zamansızlık bahane edilerek, hatta çoğu kez üşengeçlik sebebiyle ihmal edilen kahvaltının eksikliği, günün erken saatlerinde kan şekerinin düşmesine bağlı olarak halsizlik, yorgunluk, uyku hali, dikkatsizlik ve konsantrasyon güçlüğü gibi belirtilerle okul başarısını direkt olarak etkilemektedir. Halbuki süt, yumurta, peynir, zeytin, pekmez, esmer ekmek, söğüş salata gibi besinlerden oluşan klasik bir kahvaltı yapılabildiği gibi taze sıkma meyve suyu, omlet ve esmer ekmek de tüketilebilir. Daha pratik olması adına; süt ile birlikte kahvaltılık tahıl gevrek karışımı ya da esmer ekmek ile hazırlanmış soğuk sandviç veya tost da tüketilebilir.
Okula götürülen beslenme çantasında bulunan besinlerle uyandıktan saatler sonra kahvaltı yapmaktansa, 5 – 10 dakika erken uyanarak hazırlanan kahvaltıyı evde tüketmek; beslenme çantasına da kutu süt, şeker ilavesiz meyve suyu (%100 diye tabir edilenlerden), taze veya kuru meyve, yağlı tohumlar vb koyarak ara öğün şeklinde tüketmek çok daha sağlıklı olacaktır.
Ya sonra…
“Fast food” diye tabir edilen ayaküstü beslenme veya abur – cubur yeme alışkanlığı çocuk ve gençler arasında yaygın olarak görülmektedir. Aslında bu tip beslenme günümüzde insanın hızlı yaşam temposu nedeniyle oluşmuştur. Böylelikle günlük alınan enerjinin önemli bir kısmı yağlardan karşılanmaktadır. Ayrıca A ve C vitaminleri, kalsiyum, posa (lif) tüketimi yetersiz kalırken enerji, yağ ve tuz tüketiminde aşırıya kaçılmaktadır.
Bu yaş grubunun diğer bir yanlış alışkanlığı da öğün atlamaktır. En çok atlanan öğün ise kahvaltıdır. Sabah kahvaltısı günün en önemli öğündür. Ergenlik çağında özellikle kızlarda yemek yeme ile ilgili bozukluklar (anoreksia ve bulimia nevroza vb) görülmektedir. Gençler kendi kendilerini kusturmakta, laksatif ve diüretik ilaçlar kullanmakta, dolayısıyla sağlıkları bozulmaktadır.
Okul çağı çocuklarının öğün atlamalarını önlemek, şeker ve şeker içeren besinlerden, abur – cubur yeme alışkanlıklarından uzaklaşmalarını sağlamak adına aileye çok önemli görevler düşüyor. Çocukların nasihatten ziyade iyi örneğe ihtiyacı vardır. Onların yanında asitli içecek yerine pekmezli su; dondurma yerine dondurulmuş yoğurt; cips yerine tam taneli kahvaltılık tahıl gevrekleri tüketerek ilk adımı atabilirsiniz. Çünkü çocuklar, ebeveynlerinden gördüğü davranışları kendi hayatlarına uyarlamaktadır. Kahvaltı etme alışkanlığı bulunmayan, sürekli cips, kuruyemiş, asitli içecek, tatlı tüketen bir anne babanın çok sağlıklı beslenen bir çocuk yetiştirmesi beklenemez. Elbette bu yaş grubundaki çocukların okuldan geldiklerinde böylesi kötü bir beslenme alışkanlığı içerisinde bulunmaları istenmez. Ancak ev ödevlerini yaparken bisküvi, meşrubat, tatlı yerine süt, kivi, kepekli sandviç yemelerini düşünmek de pek gerçekçi değil. Burada tüm iş annede bitiyor.
Okul dönüşü ideal bir beslenme programında çeşitlilik ön planda olmalıdır. Her gün aynı tarz besinlerden oluşan ara öğünler bıkkınlık hissi yaratacaktır. Bir gün taze sıkılmış meyve suyu ve kepekli bisküvi, diğer gün kepekli tost / sandviç ve ayran şeklinde alternatifler oluşturulmalıdır. Bu besinleri sunuş şekli de büyük önem taşımaktadır. Örnek olarak; taze sıkılmış meyve suyunun içerisine rengarenk ve spiral şeklinde bir pipet konulması, meyve tabağı hazırlanırken dilimlenen meyvelerden çeşitli şekillerin oluşturulması, haşlanmış yumurtaların kabuklarının boyanması gibi. Böylelikle besin değeri yüksek olan yiyecek ve içeceklerin keyifle tüketimi sağlanabilir. Tatlı konusunda da tüketim sıklığı ve miktarına bir sınırlama getirilmeli, sütlü veya meyveli tatlılar tercih etmesi sağlanmalıdır.