İÇİNİZDEKİ OBEZİTE CANAVARINI DURDURUN!
Şişmanlık, tek başına olduğu gibi komplikasyonları ile birlikte yaşam süresini kısaltan ve yaşam kalitesini düşüren kronik bir hastalıktır.
Baskülde görülen 3 haneli rakamlardan uzak durun.
Zayıflama fikrinin oluşması için illa ki belli bir vücut ağırlığına ulaşmayı beklemeyin.
Aşırı beslenme, hareketsizlik, genetik, hormonlar, psikoloji, ilaç kullanımı, cinsiyet, eğitim düzeyi, doğum sayısı, sigarayı bırakma, alkolizm vb sebebiyle şişmanlık gelişebilir.
Şişmanlık multifaktöriyel bir hastalık olduğu için tedavisinde endokrinolog, diyetisyen, fizyoterapist ve psikologdan oluşan bir ekip çalışması anahtar rolü oynar.
Sıkı bir diyet sonrası eski yeme alışkanlığına dönüp verilen kiloların geri alınması ve bunun bir kısır döngü haline dönüşmesine tıp dilinde “yo – yo sendromu” denilir.
Önemli olan; makul bir vücut ağırlığına inerek, o değerlerde kalabilmektir.
Obezite tedavisinde verilen kilolar korunamaz ise fazlasıyla geri gelir.
Uygulanan tedavinin yaşam tarzı haline getirilmemesi nedeniyle 5 sene sonunda kaybedilen ağırlığın ortalama olarak %75 – 121’i geri alınmaktadır.
Yani kişi kaybettiği kiloları bazen fazlasıyla geri kazanabilmektedir.
Eski çağlarda yemek bulabilmek için avlanmak zorunda olan insanlar, günümüzde telefon veya internet sayesinde hiç enerji harcamadan
dünya kadar enerji alabilecekleri besinleri dakikalar içerisinde sipariş edebilmektedir; yani insanlar kendi kuyularını kendileri kazmaktadır.
Şişmanlık, sağlığın yanı sıra estetik açıdan da çok önem taşımaktadır. Her 2 cinsiyette de bedene giyilen kıyafet için; üst tarafın dar, alt tarafın bol olması istenir.
Bel çevresinin boy uzunluğuna bölünmesi ile elde edilen sonuç 0,5 değerinden küçük olmalıdır. Yani kişinin bel çevresi, boy uzunluğunun yarısını aşmamalıdır.
Günlük uyku süresinin 7 – 8 saat arasında tutulması önerilmektedir. Daha az veya çok uyumak kilo alımını artırıcı etkiler göstermektedir.
Yapılan bilimsel araştırmalar ışığında 6 saatten az uyuyanlarda bazı hormonların yapımında sıkıntılar oluşmakta ve iştah açılmaktadır.
Öte yandan 9 saatten fazla uyunması durumunda da metabolizma hızı yavaşlamakta ve obeziteye davetiye çıkarılmış olmaktadır.
Uyandıktan sonraki ilk 1 saat içerisinde (eğer spor yapmıyorsanız) kahvaltınızı mutlaka yapın.
Uyku esnasında saatler süren açlıktan sonra vücudun ihtiyacı olan enerjiyi sağlayan ilk öğün kahvaltıdır.
Kişi uyansa da kahvaltı etmiyorsa, vücudu halen uykuda demektir.
Kimi zaman eksik, çoğu zaman fazla yemek obezite nedenleri arasında yer almaktadır.
Beyindeki ghrelin hormonu, öğün atlandığı durumlarda açığı kapatmak adına telafi amaçlı olarak
“enerji depoları boşaldı, tekrar dolması lazım; mideyi yüksek enerjili besinlerle doldur” der.
Bu durumda irade yeterli gelmez ve sonraki öğünlerde fazla yemek yenir.
Bir Çin Atasözü: “Sabah kahvaltısını yalnız ye, öğle yemeğini arkadaşınla paylaş, akşam yemeğini düşmanına ver” diyerek kahvaltının önemini çok güzel vurgulamaktadır.
Tatil seçiminizi dikkatli yapın.
“Ultra her şey dahil” konsepti tercih edip, ardından da otele verilen paranın karşılığını restoranlar ve barlardan çıkarmaya çalışmayın.
Halbuki konaklama, havuz, deniz, spor salonu, su sporları, canlı müzik ve animasyonlar da ücrete dahildir.
Şezlongda güneşlenmek, alkol almak, tıkınırcasına yemek cazip gelse de; tatili, bedenen dinlenmek ile eşdeğer düşünmeyin.
Genelde kilo aldıran diğer bir tatil seçeneği de “mavi tur” gezileridir.
Yolculuk öncesi yapılan alışverişte alınan alkol ve abur cubur tarzı besinlere karşılık, yüzme dışında pek fazla fiziksel aktivitenin yapılamaması sıkıntıyı daha da artırır.
Unutulmamalıdır ki, özellikle yaz mevsiminde kalp krizi geçirme olasılığı daha fazladır.
Dikkatli beslenin ve sporunuzu eksik etmeyin.
Kişiye özel hazırlanmayan düşük enerjili diyetler, vücudu açlıktan ölme paniğine sürükler ve tasarruf moduna geçen metabolizma yavaşlar.
Yağ yakmak yerine tüketilen her besini yağ şeklinde depolama yoluna gider, o nedenle aç kalmadan diyet yapın.
Az yemek değil, ölçülü yemek marifettir. Saatler süren açlık sonrası az mı yersiniz, çok mu? Yavaş mı yersiniz, hızlı mı?
Çoğu kişi, “yağlı bir şey yemiyorum ki, nasıl yağlanıyorum?” diye merak eder.
Oysaki Ramazan Bayramı’nda şeker (karbonhidrat), Kurban Bayramı’nda et (protein) tüketimi artar; yine de vücut yağlanır.
Nasıl ki kişi Türk Lirası kazanıp, birikimini altına ya da dövize çeviriyorsa; vücut da alınan karbonhidrat ve proteinin fazlasını yağa dönüştürür.
Gereğinden fazla enerji almayın.
Mutfağında tartı bulunan bir kişinin, banyosunda basküle ihtiyacı kalmaz!
Ya bitirebileceğiniz kadar yemeği tabağınıza alın ya da mümkün olduğu kadar az alıp doymadığınız takdirde tekrar alabileceğinizi hesaba katın.
Gündelik yaşantınızda da tabağınızda bir miktar yemek bırakmayı alışkanlık haline getirin.
Kalanı uygun şekilde saklayarak ara öğünde tüketmeye çalışın.
Her light ürüne inanmayın.
Bir ürüne “light” ibaresinin eklenebilmesi için enerji içeriğinin referans ürünlere göre en az %33 oranında düşürülmesi veya %50 oranında yağının azaltılması gerekmektedir.
Light ürün satın alınırken etiketi iyi bir şekilde okunmalı ve eşdeğeri olan başka bir besinin yerine tercih edilmelidir.
Yiyecekleri kızartmak ve kavurmak yerine; haşlama, ızgara yapma, buğulama, fırında veya buharda pişirme yöntemlerini kullanarak hazırlayın.
Hiç kimse şans eseri sağlıklı olmaz!
Su, insan yaşamı için oksijenden sonra gelen en önemli öğedir.
İnsan yemek yemeden haftalarca canlılığını sürdürebilirken susuz ancak birkaç gün yaşayabilir.
Dünya Sağlık Örgütü gün içerisinde bayanların en az 2,7 litre, erkeklerin ise 3,7 litre sıvı almasını uygun görmektedir.
En saf, doğal ve katkısız olan sıvı su olduğu için günlük sıvı gereksinmesinin en azından yarısının su olarak karşılanması önerilmektedir.
Kafeinin, 2 saat gibi kısa bir sürede 250 – 300 mg ve üzeri alınmadığı sürece idrar çıkışını artırıcı (diüretik) etkiler göstermediği saptanmıştır.
Bu da 5 – 8 fincan çay veya 3 – 5 fincan kahveye eşittir.
Özetle, alkol hariç her türlü içecek (su, çay, kahve, bitki ve meyve çayları, ayran, maden suyu, sebze ve meyve suları, gazlı içecekler, çorba vb) sıvı kapsamında değerlendirilir.
Yapılan bilimsel çalışmalarda genel olarak alkol tüketiminin bel çevresini genişlettiği saptanmıştır.
Yanında yenilen mezeler, yemekler, kuruyemişler, cipsler, peynirler, meyveler vb nedeniyle de alkollü içkilerin tüketim sıklığına ve miktarına dikkat edilmelidir.
Televizyon, bilgisayar veya cep telefonu gibi ilgilenilmesi gereken çok daha önemli (!) işleri varken çocuklarına yeterince vakit ayırmayan ebeveynler,
yemek vakti oyun oynayan çocuklarını masaya çağırdıklarında, çocuklar da oyunu bırakıp gelmek istemezler.
Rol model olduğunuzu unutmayın: Çocukların nasihatten ziyade iyi örneğe ihtiyacı vardır.
Bu besinlerin yerine | Bunları tercih edin |
Sıcak çikolata, salep, sütlü espresso | Türk kahvesi, şekersiz çay, sütsüz kahve |
Açma, poğaça, çatal, börek | Kepekli, beyaz peynirli tost veya sandviç |
Kalın hamurlu karışık pizza, pide | İnce hamurlu vejetaryen pizza, lahmacun |
Asitli içecek, meşrubat, hazır meyve suyu | Sade maden suyu, taze sıkma meyve suları |
Beyaz ekmek, pirinç, makarna | Esmer ekmek, bulgur, kepekli makarna |
Caesar salata (soslu), Rus salatası | Akdeniz salata, mevsim salata, çoban salata |
Adana kebabı, beyti, pirzola, tavuk schnitzel | Tas kebabı, biftek, ızgara balık, tavuk şiş |
Bloody mary, votka martini, tequila, viski | Virgin mary, şarap, cin tonik ve bol su |
Çikolata, gofret, cips, kuruyemiş | Taze veya kuru meyve, yağsız patlamış mısır |
Kaymaklı ekmek kadayıfı, lokma, tulumba | Kabak tatlısı, dondurma, komposto, sütlaç |
Ne zaman diyete başlansa ya bir misafir gelir ya da doğum günü, düğün, yılbaşı gibi kutlamaların olduğu bir davete katılmak gerekir.
Diyet yapmak; sürekli eve kapanıp listenizde belirtilen her besini saati saatine yemek, içmek değildir.
Elbette “bazen” beslenme programınızın dışına çıkabilirsiniz.
Aksilikler karşısında kendinizi çıkmaza girmiş gibi hissetmeyin, asla cesaretinizi kırmayın ve karamsarlığa kapılmayın.
Aylar, hatta yıllar içerisinde yerleşen fazla kilolar çok da kolay gitmeyecektir.
Geç verilen kiloların daha kalıcı olduğu unutulmamalıdır.
Olumsuzluklarla elbette karşılaşılabilir, bazen diyet yaparken kilo bile alınabilir.
Önemli olan, vücut ağırlığınızda iniş sürecine girip bu işi sabırla sürdürmektir.
Şişmanlığın tedavisinde egzersizin önemi tartışılmaz.
Alınan enerji miktarının kısıtlanmasının yanı sıra harcanan enerji miktarının artırılması, şişmanlık tedavisinde alınan sonuçlarının daha da başarılı olmasını sağlar.
Kişinin yaptığı her türlü fiziksel aktivite enerji harcaması gerektirir.
En kötü egzersiz, hiç yapılmayandır!
Yeter ki rüzgara karşı, yokuş yukarı, çok soğuk ve sıcak havada yürümekten kaçının.
Geçmişte çocuklar toprak sahada futbol oynardı; şimdi PlayStation veya bilgisayarda oynuyorlar.
Eskiden bisiklete binilir, uçurtma uçurulurdu.
Kızlar seksek, lastik, voleybol oynarken; erkekler misket, basketbol vb oynardı.
Karma olarak ip atlanır, saklambaç, yakar top, stop, körebe vb oynanırdı.
Şimdi ise televizyon, cep telefonu, bilgisayar ve elektronik oyunlar başında zaman harcanıyor: Hareket şart!
Kapalı ortamlardan ziyade açık havada yapılan egzersizlere öncelik verilmelidir.
Orman içerisinde tertemiz bir atmosfer düşünün: Mangal için çalı çırpı topluyor, çocuklarla top oynuyor ve orman içerisinde yürüyüş yapıyorsunuz.
Bu gibi aktiviteler esnasında nefes alıp vermeniz (doğal olarak oksijen tüketiminiz, yağ yakımınız ve enerji harcamanız) hızlanacaktır.
Dünya Sağlık Örgütü en çok tempolu yürüyüş yapılmasını önerse de, özellikle genç nüfus yürüyüş yapmayı “yaşlı sporu” olarak görmekte ve pek tercih etmemektedir.
Spor öncesi kişi kendine şu soruyu yöneltmelidir: “Ben hangi sporu yapmaktan hoşlanırım?”
Böylelikle egzersiz yapmak işkence olmaktan çıkar ve zevk alınan bir aktivite haline gelir.
Ara sıra yapılan egzersizlerle çok küçük başarılar elde edilir, başarının anahtarı devamlılıktır.
Bazen zaman yaratmak mümkün olmayabilir.
Böyle günlerde ne kadar az olduğuna bakmaksızın yine de bir şeyler yapmak çok önemlidir.
Günlük yapılan küçük egzersizler, ara sıra yapılan uzun egzersizlerden daha yararlıdır.
Kısa mesafelerde taşıt kullanmamak, taksiden 2 durak erken inmek, asansöre binmemek bile faydalı olacaktır.
Yaşam tarzı değişikliği, zayıflama programlarında en çok üzerinde durulması gereken konudur.
Evde yüksek enerji içeren besinler bulundurmamak, yiyecek alışverişine tok karına çıkmak, her lokmadan sonra elinizdeki çatal ve kaşığı bırakmak,
açık büfe servisin yapıldığı yerlerden uzak durmak, asansör yerine merdivenleri tercih etmek vb sayısız yarar sağlar.
Yeter ki azmedin, gerisi teferruat.
Yavaş ve istikrarlı bir şekilde zayıflamak hem daha sağlıklı hem de daha gerçekçidir.
Aynı zamanda çok daha uzun süre korunabilmektedir.
Sağlıklı bir sonuç için; kişinin tedaviyi gerçekten istemesi, ulaşılabilir bir hedef belirlemesi, tedavinin uzun süreceğini kabullenmesi,
diyetisyeniyle iyi bir iletişim kurabilmesi, bilinçli ve sabırlı olması çok önemlidir.