Zarafetle Yaşlanmak

1. Diyet ve egzersiz sağlığımız ve yaşam tarzımız üzerinde ne kadar önemli?

Dünya Sağlık Örgütü tarafından ölümlerle ilgili olarak tanımlanmış 17 risk etmeni vardır ve bunlardan 7 tanesini diyet ve egzersiz ile önlemek mümkündür. Yine Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her bir merdiven basamağı çıkıldığında ömür 1 saniye uzamakta iken; kilolu insanların aldıkları her yeni kilo ömürlerini 20 hafta kısaltmaktadır. O nedenle diyet ve egzersizin sağlık üzerindeki etkileri göz ardı edilemeyecek kadar önemlidir.

2. Anti-aging ve beslenme hakkındaki görüşünüz?

Yaşlanma durdurulamaz, ama ihtiyarlık geciktirilebilir. Beklenen yaşam süresini ve kalitesini yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenme ile artırmak mümkündür. Ağaç yaşken eğilir. Her dönemdeki beslenme şekli, bireyin sonraki dönemde genel durumunu etkiler. Bebelikte beslenmenin çocukluk çağına, çocukluk çağında beslenmenin gençlerin durumunu etkilemesi gibi; yaşlılar, her dönemdeki beslenme ve yaşam biçiminin etkilerini taşırlar. Bu yüzden bireyin içinde bulunduğu yaş grubunun özelliklerine göre beslenmesi, sonraki dönemlere hazırlık yönünden önemlidir.

3. Yaşlanma için en iyi senaryo nedir?

Yaşamdan beklenti çok önemlidir. Bir toplulukta “kaç kişi uzun yaşamak ister?” denilince büyük bir çoğunluk el kaldırır. “Kaç kişi sağlıklı bir yaşam ister?” denildiğinde belki daha fazla sayıda elin havaya kalkmasıyla karşılaşılır. Olayı şu şekilde çarpıtırsak; “98 yaşına kadar yaşayacaksınız, ama hayatınızın son 32 senesi yatalak olarak geçecek”. Ya da “çok sağlıklı olacaksınız, kimseye muhtaç olmayacaksınız. Ancak 34 yaşında öleceksiniz.” Sonuçta her 2 durum da sizi “uzun ama sağlıklı bir yaşam” beklentisi ile karşı karşıya getirecek. Sanırım en iyi senaryo bu olsa gerek.

Ne ekersek onu biçeriz. O nedenle sağlıklı ve uzun yaşam ilkeleri hayat tarzı haline getirilmelidir.

4. Bunun için pratik yaklaşım nedir?

Bunun temelinde eğitim yer almaktadır. Kişi beslenmesine dikkat eder, kilo fazlalığı olsun olmasın egzersiz yaparsa ve bunu da yaşam şekli haline getirirse yaşlanmak kabus haline gelmeyecektir. Belirli aralıklarla

  • Check – up yaptırmak,
  • Vücut analiz cihazları ile vücuttaki yağ, kas, su oranını ve metabolizma hızını öğrenmek,
  • Koruyucu sağlık hizmetlerinden yararlanmak,
  • Sağlık konularında ilgili uzman görüşlerini dinlemek yeterli gelecektir.

5. Spesifik yiyecekler daha iyi/genç görünmemize yardım edebilir mi?

Yaşlandıkça enerji ihtiyacında, etkinlik derecesine göre azalma olmakla birlikte, genel olarak besin öğeleri ihtiyacı azalmaz, tersine artabilir. Bugünkü veriler ışığında, yaşlıların vitamin ve minerallere ihtiyaç miktarları yetişkinlerinki kadardır. Önemli olan, yaşlılıkta tüm vitaminlerin besinlerle yeterince alınmasıdır. Özellikle B grubu vitaminleri ve C vitaminin ek olarak verilmesinin yaşlılara iyi geldiğine yönelik araştırmalar mevcuttur. Son yıllarda, E vitamininin yaşlılığı geciktirici etkisi olabileceği üzerinde durulmaktadır. Bu vitaminin, hücre zarındaki yağların bozulmasını önlemede rolü olduğu, bu yolla hücre sağlamlığının korunduğu ileri sürülmektedir.

Meyvelerde bulunan birçok antioksidan, yaşlanmanın panzehiri olarak görülmektedir. Vitaminler, mineraller ve enzimler sayesinde yaşam kalitesi gelişmekte ve ortalama yaşam süresi uzamaktadır. Sağlığın yanı sıra güzellik iksiri görevi de gören meyve ve sebze suları, içerdikleri vitaminlerle saç, tırnak, cilt şikayetlerini de ortadan kaldırmaktadır.

6. İnsanların yedikleriyle ilgili tutumları hakkında ne söylersiniz?

Genelde insanımız diyet yapmak ile aç kalmayı eş anlamlı olarak görmektedir. Gündüz diyet yapan pek çok insan aç kalmanın etkisi ile gece ziyafet yapmaktadır. Bütün gün aç gezmek metabolizma için son derece zararlı bir durumdur. Önerilen ise sık aralıklarla, azar azar beslenilmesidir.

Gerçek ağırlık kaybı vücuttaki yağ kitlesinin azalması ile mümkündür. Kas ve su kitlesindeki kayıplar hem sağlık açısından risklidir hem de kalıcı ağırlık kaybına neden olmamaktadır. Ağırlık kaybının hızlı olması öncelikle su, sonrasında kas kitlesindeki azalma ile ilişkilidir. Dengeli diyetlerde yağ, çok düşük oranlarda karbonhidrat içeren diyetlerde su ve açlık durumunda kas kaybı olmaktadır.

Peki, kaybedilen kilonun nereden gittiğini nasıl saptayabiliriz? Evlerde, eczanelerde bulunan klasik basküller sadece ağırlığını ölçebilmektedir. İşte bu noktadan hareketle yola çıkarak geliştirilen BIA (Bioelectrical Impedance Analysis) tekniği ile ölçüm yapan cihazlar birçok Tıp Uzmanı ve Sağlık Kurumu tarafından tercih edilmektedir. Ev tipi modelleri temin edilerek evlerde de kiloyu hatta daha da önemlisi yağ oranını kontrol altında tutmak mümkün olabilmektedir.

Diğer bir konu ise; çikolata, patates ve muz gibi besinler kişide mutluluk hissi uyandırmaktadır. Buna karşılık spor ile birlikte endorfin ve seratonin hormonları salgılanır, kişiye 2 – 4 saat mutluluk verir. Öte yandan yemek yemenin yorgunluğu gidereceği görüşü de yaygındır. Halbuki kişi yorgunluk hissettiğinde biraz yürüyüş vb bir aktivite yapsa dolaşım hızlanacağı için kendini daha iyi hissedecektir.

7. Bazı diyetisyenler ılımlı bir egzersizin kilo kaybetmede çok da etkili olmadığını önemli olanın kalori yakmak olduğunu düşünüyor. Sizin düşünceniz nedir?

Yakın bir tarihte Avrupa’da 3000 kişi üzerinde yapılan bir çalışmada sadece diyet yapanların %10, sadece spor yapanların %1, buna karşılık diyet ve sporu bir arada sürdürenlerin ise %89 oranında başarı sağladığı saptanmıştır. Bunu destekleyen pek çok çalışma ile karşılaşmak mümkündür. Nasıl yanan bir mumun üzerine bir bardağı ters çevirip kapattığınızda sönerse, vücutta depolanan yağlar da oksijen varlığında yanar. O nedenle kilo vermek için oksijen tüketimini artırmak, yani hareket etmek şart. Yakın bir tarihe kadar Dünya Sağlık Örgütü, “20 dakikaya kadar vücut ancak ısınır ve sonrasında yağ yakar” derken bu görüş şu şekilde değişmiştir: “Gün içerisinde azar azar da olsa yapılan egzersizin toplam süresi önemlidir. Günde 10 bin adım atmak gerekir.” Bana göre 3 kere 20’şer dakika yürümekten ziyade, hazır vücut ısınmışken bir kerede 60 dakika gibi uzun süreli aktiviteler yapılması daha faydalı sonuçlar doğurmaktadır.

Öte yandan sporu sadece aktivite yapılan sürede harcanan enerji olarak görmemek gerekir. Sonrasındaki 4 saatlik süre içerisinde de metabolizma hızlı çalışır. Kişi dinlenme durumunda dahi daha fazla enerji harcar hale gelir.