Sık Yapılan 30 Diyet Hatası

Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlık raporunda, vücutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir sağlık sorunu olarak tanımlanmaktadır. Aşırı besin alımı, yetersiz fiziksel aktivite, kalıtım, hormonal nedenler, psikolojik sorunlar, sigarayı bırakma, alkol kullanımı gibi faktörlere bağlı olarak gelişen şişmanlık tek başına olduğu gibi komplikasyonları ile de yaşam süresini kısaltan ve yaşam kalitesini düşüren ciddi bir hastalıktır.

Komplikasyonları arasında ilk akla gelenler: Kalp – damar hastalıkları, hipertansiyon, şeker hastalığı, bazı kanser türleri, solunum rahatsızlıkları, karaciğer yağlanması, safra kesesi hastalıkları, eklem hastalıkları, adet düzensizlikleri, kısırlık… şeklinde sıralanabilir. Zayıflama konusunda esas tedavi yaşam tarzı değişikliği olmalıdır. Aşağıda sık karşılaşılan diyet hataları aşağıda yer almaktadır:

1. Tam anlamı ile karar vermeden diyete başlamak

İnanmak, başarmanın yarısıdır denilir. Kişi, zayıflayanlardan hiçbir eksiğinin bulunmadığını hatta fazlasının olduğunu düşünmeli; bu fazlalıklardan da kurtulmak adına kesin karar vererek zayıflama sürecini başlatmalıdır. Zayıflasam iyi olur düşüncesi ile yola çıkmak baştan yenilgiyi kabullenmektir.

2. Uzman kontrolünden geçmemek

Endokrinolog veya dahiliye uzmanı kontrolünden geçen birey, tahlillerini yaptırıp diyetisyen tarafından kişiye özel olarak hazırlanan beslenme modeli ile diyet tedavisine geçmelidir. Herhangi bir uzman kontrolüne girmeden başarılı olma oranı oldukça düşük seyreder. Kişi, nasıl aracı bozulunca yetkili servis elemanından destek alıyorsa zayıflama konusuna da aynı titizlikle yaklaşmalıdır. Kitle iletişim araçlarından elde edilen diyet listeleri ile sonuç alınmaya çalışılmamalıdır.

3. Doğru hedef belirlememek

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre ayda 2 – 4 kg ağırlık kaybı hedeflenmelidir. 1 haftada 2 – 4 kg değil! Ayda 6 kg üzerindeki ağırlık kayıplarının faydadan çok zarar getireceği asla unutulmamalıdır. Büyük hedeflere küçük adımlarla ulaşılır. Yıllar içerisinde alınan kilolardan birkaç haftada kurtulmaya çalışmak hiç gerçekçi ve sağlıklı değildir. Bu nedenle ulaşılabilir ve sağlıklı bir hedef belirlenmelidir.

4. Uyku süresinin düzensizliği

Yapılan bilimsel araştırmalar ışığında günlük uyku süresinin 7 – 8 saat arasında tutulması gerekmektedir. Daha az veya çok uyumak kilo alımını artırıcı etkiler göstermektedir. Sürekli olarak 7 saatten az uyuyan kişilerde bazı hormonların yapımında sıkıntılar oluşurken, 8 saatten fazla uyunması durumunda da metabolizma hızı yavaşlamakta, kilo alımına davetiye çıkarılmış olmaktadır.

5. Kahvaltıyı atlamak

Kahvaltı yapmayan kilo almaya mahkumdur. Nasıl bir arabanın veya kaloriferin çalışması için yakıta ihtiyacı varsa, insan vücudunda da beynin, böbreklerin, kalbin, kasların… fonksiyon gösterebilmesi için enerjiye yani besinlere ihtiyacı vardır. Bu nedenle uyandıktan sonra en kısa zaman dilimi içerisinde kahvaltı yapılmalıdır.

6. Günde 1 – 2 öğün yiyerek beslenmek

Yapılan bilimsel araştırmalar, aynı miktarda enerji alsalar da 3 öğüne göre 6 öğün beslenenlerin daha kolay kilo verdiğini göstermektedir. Öğün sayısının artırılması, mideyi dolu tutarak bir sonraki öğünde fazla ve hızlı yemeyi engellemektedir. Ayrıca metabolizmayı da hızlandırıcı etkiler göstermektedir. Aksi takdirde azı ile yetinen metabolizma biraz fazla yenilmesi durumunda depolama eğilimine başlayacaktır.

7. Öğün atlamak

Öğün atlamak, kişinin kendine yapabileceği en büyük kötülüktür. Gündüz diyet yaptığını düşünen kişi, gece ziyafet yapmak durumunda kalır. Aç tavuk düşünde darı ambarı görür sözünden de anlaşılacağı üzere kişide mahrumiyet duygusunun oluşması bireyin yanlış alışkanlıklara, enerji içeriği yüksek olan besinlere yönelmesine sebebiyet verebilir. O nedenle sık aralıklarla, azar azar beslenmek gerekmektedir.

8. Akşam yemeğini çok geçe bırakmak

Akşam yemeğini yatmadan ~ 3,5 saat önce sonlandırmak gerekir. Dolu mide ile yatağa girmek vücudun yağlanması için en iyi fırsattır. Kimse park halindeki arabasına yakıt doldurmaz. Öte yandan akşam yemeğinden yatana kadar geçen süreçte ara öğün almanın bir sakıncası yoktur; meyve, yoğurt veya süt gibi hafif bir şeyler tüketilebilir.

9. Sofraya çok aç oturmak

Genel anlamda diyet yapmak, aç kalmak şeklinde düşünülmektedir. Uzun süren açlıklar sonrasında kan şekeri düşer ve bir sonraki öğünde fazla besin alımına davetiye çıkarılır. Bu nedenle her ana öğünü müteakip olarak 2 – 3 saat sonrasında küçük bir ara öğün alınmalıdır. Böylelikle kişi sofraya çok aç oturmayacağı için daha yavaş ve az yiyebilir.

10. Tek tip beslenmeyi öneren diyetler uygulamak

Yetersiz ve dengesiz beslenmeye yol açması sebebiyle tek tip beslenmeyi öneren diyetlerden (lahana çorbası diyeti, protein ağırlıklı diyetler, ayırma diyetleri, renk diyeti, sebze ve meyve diyetlerinden) uzak durmak gerekir. Bu tarz diyetler metabolizmayı bozmaktan öteye gitmez. Zaten yaşam tarzı haline getirilemeyecek hiçbir yönteme başlamamak gerekir. Vücudun 50’ye yakın türde besin öğesine ihtiyacı vardır. Bu nedenle her zaman besin çeşitliliğine önem verilmelidir.

11. Hızlı yemek

Yemek süresini uzatılmalıdır. Unutmamalıdır ki, tokluk hissi 20. dakikada oluşur. Kişi, her lokmadan sonra elindeki çatal – kaşığı tabağa bırakırsa, yemek arasında telefon görüşmesi yaparsa veya masadaki bireylerle biraz sohbet ederse daha yavaş ve az yediğini fark edecektir. Tüketilen besinlerden keyif ve tat alabilmek adına iyice çiğnemek şarttır. Tat alma duyusunun dil olduğunu unutmamalıdır.

12. Yemek yerken dikkati dağıtmak

Yemek yerken kitap okumak, TV izlemek gibi herhangi bir şeyle meşgul olunmamalıdır. Böylesi bir durumda kişi neyi, ne kadar yediğinin farkına varamadan aşırıya kaçabilir. Yemekler sakin bir ortamda, iyice çiğnenerek tüketilmelidir. Direkt olarak yemeğe konsantre olmakta yarar vardır.

13. Evde yüksek enerjili besinler bulundurmak

Gözden uzak olan gönülden ırak olur sözünden yola çıkaran evde enerjisi yüksek (tatlı, cips, kuruyemiş gibi) besinler bulundurmayın. Gerekirse göremeyeceğiniz şekilde dolaplara saklayın. Bir kereden bir şey olmaz psikolojisinden kurtulmak gerekir. Hele ki tüketilen besinler rafine şeker içeriyorsa bir süre sonra iradeyi tekrar zorlayacağı unutulmamalıdır.

14. Yemeğin tadına bakmadan tuz kullanmak

Tuz ve aşırı tuzlu besinler vücutta su tutar. Dolayısıyla kişi tartıldığında moralini bozabilir. Yemek ve ekmeklerden alınan tuz ile yetinmeye çalışılmalıdır. En iyisi, masaya tuzluk getirmemektir. Gerekirse çeşitli baharatlarla yiyecekleri lezzetlendirmeye çalışılmalıdır.

15. Rafine şekerden vazgeçmemek

İnsülin seviyesinde ani değişikliğe yol açarak tekrar tatlı yeme isteği uyandıracağı için rafine şekerden olabildiğince uzak durulmalıdır. Şekerin fazlasının vücutta yağa dönüştüğünü unutmamalı. Kan şekeri üzerinde olumsuz etkilerinin olmaması ve enerji içermemeleri nedeniyle, rafine şeker yerine yapay tatlandırıcılar güvenle kullanılabilir. Medyada kanser, unutkanlık, Alzheimer yaptığına dair çıkan haberlere inanmamak gerekir.

16. Aşırı zeytinyağı tüketmek

Halk arasında sıvıyağların katı yağ ve margarinlerden daha düşük enerji içerdiği görüşü yaygındır. Katı da olsa sıvı da olsa 1 gram yağın 9 kkal. enerji içerdiği bilinmeli, ona göre hareket edilmelidir. Özellikle salataya eklenen yağların miktarına hiç dikkat edilmemesi, sağlıklı diye ekmeğin zeytinyağına bandırılması kilo alınmasına neden olabilmektedir. Kullanılan yağ hakiki zeytinyağı da olsa kötünün iyisi olarak görülmeli, aşırıya kaçmadan kullanılmalıdır.

17. Tabak sıyırmak

Yemeklerin sularına ekmek bandırmak, tabak sıyırmak fazladan ekmek yenilmesine neden olduğu gibi farkında olunmadan yemekte bulunan yağın da tüketilmesine sebebiyet verir. 1 kg sebze yemeğine en fazla 2 yemek kaşığı sıvıyağ eklenmeli, hatta et ile pişen yemeklere yağ konulmamalıdır.

18. Abur cubur için “bir taneden bir şey olmaz” şeklinde düşünmek

Pasta, kek, kurabiye, börek vb hamur işlerinde çok fazla yağ, şeker, un ve yumurta kullanıldığı için bunlardan mümkün olduğunca az yenilmelidir. Biri de bir, bini de bir diye bir söz vardır. İkram edilen besin bitmek zorunda değildir. Sunulanın yarısını veya dörtte birini yemek, sadece tadına bakmak bile nefsi köreltmek adına yeterlidir.

19. Egzersiz yapmamak

Sadece diyet yaparak sonuç almaya çalışmak daha düşük enerjili diyet uygulanmasını, tedavi süresinin uzamasını, metabolizma hızının yavaşlamasını, sabrın tükenmesini, kaçamakların olmasını, verilen kiloların geri alınmasını sağlar. Aynı zamanda yağsız vücut kitlesinden ziyade yağ kaybını sağlamak adına da diyetin mutlaka egzersiz ile desteklenmesi gerekmektedir.

20. Mazeretler üretmek

• Egzersiz yapmak için hiç zamanım yok. Zaten çok yorgunum.
• Günümün önemli kısmı mutfakta geçiyor, sürekli yemekle uğraşıyorum. Ben de yiyorum.
• Ev işleri zaten yeterince yoruyor. Çamaşır, bulaşık, ütü… Vakit mi kalıyor ki sanki?

Belirtildiği gibi, zaten bunların adı bahane. O nedenle kişi kendini kandırmaktan ziyade bahanelerini azaltma yoluna gitmelidir.

21. Posalı (yani lifli) besinler tüketmemek

Kurubaklagiller (kuru fasulye, nohut, mercimek, kuru barbunya), kepekli tahıllar (esmer ekmek, bulgur pilavı, kepekli pirinç / makarna / erişte / un), yulaf, sebze ve meyveler içerdikleri lifler sayesinde midede hacim sağlayarak uzun süre tok tutar ve diyete uyumu artırırlar. Ayrıca kan şekeri, kolesterol ve kan basıncını istenilen seviyelerde tutmaya yardımcı olmaktadır. Dışkılama sayısını ve miktarını artırarak kabızlığı önlemekte, kalın bağırsak kanserinden koruyucu etkiler içermektedir. Lif alımını artırmak adına soyulmadan yenilebilen sebze ve meyveleri kabukları ile birlikte tüketmekte yarar var. Gerektiğinde ise derin soymamaya özen gösterilmelidir.

22. Yeterince su içmemek

Posalı besinlerin bahsedilen etkilerini gerçekleştirebilmesi için, gün içerisinde bol su ve sıvı almak gerekir. Besinlerin sindiriminden metabolik atıkların vücuttan uzaklaştırılmasına kadar pek çok aşamada önemli görevler üstlenen suyun %20’lik kaybı ölümle sonuçlanabilir.

23. Sürekli tartılmak

Gün içerisinde birer saat ara ile tartıya çıksanız da 2 kere aynı rakama rastlamanız pek mümkün değildir. Sabah uyanınca tartıda görülen rakam ile gece yatarken karşılaşılan değer arasında 1-2 kg fark görülmesi olasıdır. İdeali; haftada bir gün, aynı kıyafetlerle, aynı baskülde, sabah aç karına, dışkılama sonrası tartmak ve ağırlığı bir kenara kaydetmektir.

24. Aşırı kafein almak

Kafeinin fazlası karaciğeri yoracağı için aşırı tüketimden kaçınılmalıdır. Light da olsa kolalı içeceklerden fazla içilmemelidir. Aşırı tüketim durumlarında kansızlıktan osteoporoza kadar çeşitli sağlık problemlerine yol açabilmektedir.

25. Her light ürüne inanmak

Baklavadan çikolataya, dondurmadan bisküvilere kadar geniş bir yelpazede karşımıza çıkan light ürünler referans ürünlere göre enerjilerinin en az %25 oranında azaltılmaları ile elde edilirler. Bireyler belirli yiyeceklerden kısarak bu ürünleri tercih edebilirler. Ancak her light ürünün de bir enerjisi olduğu ve serbest olarak tüketilemeyeceği unutulmamalıdır. Ne de olsa light düşüncesi ile aşırıya kaçılmamalıdır.

26. Etiket okumamak

Bir ürünü satın alırken içerdiği enerji, toplam yağ miktarı ve kolesterol gibi içeriklerini incelemek gerek zayıflama gerekse sağlık adına büyük önem taşımaktadır. Ne tükettiğinizin farkında olmanız, besinleri kıyaslama adına da yarar sağlamaktadır.

27. Tıkanana kadar yemek

Tabaktakiler bitmek zorunda değildir. Bir miktar yemek bırakmak alışkanlık haline getirilmelidir. Kalan kısım uygun bir şekilde saklanarak ara öğünde tüketilebilir. Gerekirse tencereden tekrar alınabileceği unutulmamalıdır.

28. Umutsuzluğa kapılmak

Aksilikler karşısında cesareti kırmamak gerekir. Fazla yenilirse hemen karamsarlığa kapılmamalı. 40 yıllık taksi şoförü bile aracını stop ettiriyorsa, kişinin de diyette ufacık kaçamakları görmezden gelmesi hiç sorun yaratmaz. Pire için yorgan yakmamalı. Burada önemli olan, aynı hatayı tekrarlamaktır.

29. Sabırlı olmamak

Aylar, yıllar içerisinde yerleşen fazla kilolar çok da kolay gitmeyecektir. Uzun bir maratonda, ilk başta depar atmak ne kadar yanlışsa; kısa sürede hızlı kilo kaybederek belli bir kiloda sabit kalmak ve diyeti bırakmak da o denli can sıkıcıdır. Düzenli olarak aynı çizgide ilerlemek her zaman için daha sağlıklıdır. Geç verilen kiloların kalıcı olduğu unutulmamalıdır.

30. Kararlı davranmamak

Kilo verme sürecinde kişinin felsefesi şu şekilde olmalıdır: Üşenmemek, ertelememek, vazgeçmemek. Sağlıklı yaşama adım atmak adına daha kaç pazartesi beklenebilir ki. Gün bugündür. Kişi kendi için artık bir şeyler yapmalı ve yaşam tarzını mutlaka değiştirmeli.